Geçmiş yazılarımda, bireyin tekâmül sürecindeki etken dinamiklerden, dış tesirlerden ve blokajların şifalanmasından bahsetmiş, özellikle sizlere tekrar hatırlatmak istediğim dinamikler olan; geçmiş yaşamlar, atalar, anne karnı, doğum anı, bireyin şimdiki enkarnasyonunda çevreden aldığı ve kendisinin oluşturduğu, ona ait olmayan ataç enerjiler üzerinde enerji sistemlerinin etkisi ve standart çalışma yöntemlerinden daha etkin çalışmaya giden yollardan bahsetmiştim. Bu yazım da, hem biraz hatırlatma, hem de bir enerji sistemine kanallık etmenin yanı sıra çalışmalarınızı güçlendirebilecek ve derinleştirebilecekek unsurlar olan; imajinasyon, farkındalık, nefesi doğru kullanma, arınma ve korunma gibi konulardan bahsedeceğim.
Bireyin bedeni, bir sıkıntı ve rahatsızlık olduğu zaman, bölgesel olarak bizimle konuşan bir organizma. Bu rahatsızlıkların kaynağında etken olan dinamikler, genel olarak birbirleriyle bağlıdır ve yaşadığımız, hissettiğimiz, düşündüğümüz yahut 3. Şahıs kişi veya çevrelerden aldığımız tesirlerle bu bağlar harekete geçip, bağlı dinamiklere hareket verebilir. Bu yaşamımız için spatyomda belirlemiş olduğumuz- yahut belirlenen -kişilik hamurumuz, bir önceki yaşamlarımızdan oluşabilecek, tamamlanamamış işler, dile getirelememiş düşünceler, dışavurulamamış duygular, ani ölümler gibi pek çok tesirle şekillenebilmekteyken, bu konularla ilgili alacağımız bir kararı taşımamız, anne karnına düşmekle birlikte harekete başlayabilmektedir. Geçmiş yaşamla ilgili bir telafi isteği, yaşanılması için zemin hazırlayacak bir doğum sürecini ve yetişme çevresini şekillendirir. Kendisini bu tesirlere açan varlık da yaşayacağı hayatta, şifalandırması gereken bu blokajlar için bir düşünce ve duygu kalıbında kendisini bulma ihtimali yüksektir. Kısacası, sadece soğukta kaldığı için bir kişi nezle, grip olmaz, sadece araba çarptı diye bir anda hastanelik olmaz. Arkada çalışan muazzam bir işleyiş ve bireyi tekâmül yolunda deneyimlemesi ve çözmesi gereken bir sürece sürükleyiş vardır. Bu konular hakkında daha detaylı, bir sonraki yazılarımda bilgi ve örnek paylaşımında bulunma sözü verip, şimdi enerji çalışmalarımızı güçlendirebilecek ek unsurlara geçelim.
Bir bireyin enerji sistemine uyumlanması ve o kanalın standart yönergesiyle çalışmalar yapması, pek çok konuda bireyin ve uygulama yaptığı danışanlarının şifalanmalarında tek başına önemli bir etkendir ama bir döngü içerisinde bireyin karşısına halen daha benzer koşullar çıkıyor, rahatsızlıklar kronik bir şekilde tekrar hortluyorsa, enerji çalışmalarımızı derinleştirmekte fayda var.
Bir önceki yazımda, çalışma yaptığımız enerji sistemi ister sembolleri kullansın, ister kullanmasın; çalışmada belirtilen niyetlere yukarıdaki dinamikleri de dahil ederek çalışmaların güçlenebilğinden bahsetmiştim. Rahatsızlığın kaynağının farkındalığına ulaşılamadığı zamanlarda, şifalanma sürecinin geçici yahut yüzeysel olabildiği görülebilmekte. Rahatsızlığın farkındalığı nedir peki? Bu kadar dinamik varken, bu kaba titreşim kalıbı olan vücudumuz içerisinde, her şeyi nasıl anlayıp, fark edebileceğiz ya da nasıl daha derine inebileceğiz?
Sezgi, şifa çalışmalarında, enerji terapistlerinin ve danışanların önemli bir rehberidir. Özellikle enerji terapistlerinin danışanlarına bu konuda bilgi vermesi ve çalışma yapılırken danışanını bedensel farkındalığa ulaştırması, süreci hızlandırmaktadır. “Bedeninizin neresinde bir ağrı var?” ya da “Rahatsızlığınız bedeninizin tam olarak neresinde hissediliyor?” gibi bir soru, danışanda – tabi kendinize çalışma yapıyorsanız sizde - anlık bir bedensel farkındalık sağlar. Akabinde, soracağınız “Bedeninizin o bölgesi dile gelseydi, ne derdi?” gibi bir soru, işin içine mantıksal düşünmeyi sokmadan söyleyebileceği ilk cevapla, danışana şifa çalışmalarında -ve tabi size- rehberlik edecektir. Dile ilk gelen cevap, rahatsızlıklarla şimdide olan biten arasında mantıksal bağ kurmadan gelir ve bizi bu yolda ileri taşır. O bölgedeki bir blokaj, bağlantılı olduğu dinamiği harekete geçirebilmektedir. Danışanın vereceği cevap, açığa çıkması gereken bir enerji olabilir, bir duygu olabilir, bir düşünce olabilir. Bunu tetikledikten sonra danışanınıza “Y duygunuza/düşüncenize/vb Reiki/Altın Üçgen/Şambala/vb kanalından enerjinin akmasını ve bu blokajı açmasını, şifalandırmasını istiyorum” gibi bir niyet ile ve tabi danışanınıza da o bölgedeki blokajın açılması için kendisini göndereceğiniz enerjiye açmasını belirterek, çalıştığınız sisteme uygun yönerge vasıtasıyla yakından veya uzaktan çalışma yapabilirsiniz. İlk kısımda bahsettiğim diğer ek unsurlarla da çalışırken, danışanınızın farkındalığını ilk sıraya almanızı ve mümkünse hep kullanmanızı öneririm.
İmajinasyon gerekli midir? Zaten Reiki veya benzer bir enerji kanalına uyulmanmışsanız, enerjiyi sadece sembolle, niyetle harekete geçirip danışanınıza yönlendirebilirsiniz. Fiziksel rahatsızlıklarda (kanser, ödem, enfeksiyon, kırıklar vb çeşitlenebilir), -artık farkındalıkla ilgili bir ön çalışma yaptığınızı varsayıyorum- enerjiyi yönlendirirken, siz de bu enerjiye rehber olarak, kendinizi danışanınızın vücudunda imajine edip, rahatsızlığa uygun bir gündelik durumla, şifalanmış hali göz önüne getirme ile, enerji akışını maddeleştirerek imajinasyon tekniğini ek olarak kullanabilirsiniz. Kırık bir kemik üzerine çalışırken, kendinizi o kırık kemiğin orada olduğunuzu düşünüp, normal evde bir tadilat yapar gibi bireysel olarak çalışma yaptığınızı -bu yapıştırmak, zımparalamak, vidalamak gibi olabilir- imajinasyon tekniğini kullanabilirsiniz. Solunum yollarında iltihap gibi bir rahatsızlarda, akciğerlerin içinde olduğunuzu düşünmek ve bezle, süpürgeyle iltihaplı bölgeleri poşetlere doldurup dışarı attığınızı düşünmek -burada kullandığınızı düşündüğünüz aletlerin de kullandığınız enerji sistemleri olduğunu düşünebilirsiniz- size ilginç deneyimler yaşatabilir ve emin olun, bu teknik çalışmalarınızda alacağınız sonuçları olumlu yönde etkilebilecektir. Bu konu ile ilgili kendi çalışma şeklinizi oluşturmanız, hayal gücünüze kalmış.
Bizlere ait olmayan, çevredeki dostlarımızın yaydığı duygu ve düşünce enerjilerinin parçacıkları, bizde benzer duygu ve düşünce titreşimleri ile karşılaştığında, aynı titreşime girip bize bağlanabilirler. Ciddi mânâda, özellikle yukarıdaki dinamikler kadar kişiyi rahatsız edici değildir ama tetikleyici olabilirler. Bu konuda arınma ve korunma maksatlı ek olarak, şamanların çok kullandığı adaçayını tütsü olarak yakmanız, bulunduğunuz mekanda bu tütsüyü dolaştırmanız, üzerinizde dumanı dolaştırmanız bir çözücü olabilir. Aynı şekilde denize girebiliyorsanız, tuzlu suyun bireyin aurasını arındırmak üzerine yoğun bir etkisi vardır, denizden uzaksanız, rafine edilmemiş tuz ile sizin hazırlayabileceğiniz bir kova su, size arınma konusunda yardımcı olacaktır. Reiki ve benzer enerji sistemleri ile de, adaçayına, suya ve tütsüye sizi veya danışanınızı arındırması için edeceğiniz bir niyet, çalışmanızı verimli kılacaktır.
Nefes almak, bu yaşamda, bu bedenlerimizde su gibi, olmazsa olmazımız. Etkili bir nefes, ciğerler ile diyaframın beraber kullanılmasıyla alınabilmektedir. Enerji çalışmalarınızda da düzenli bir şekilde nefesinizi doğru kullanmanız, çalışma verimliliğini artıracaktır. Ayrıca, ılık sudan biraz daha soğuk bir su ile yapacağınız bir duş, bedeninizin gözeneklerini açacağından ötürü, vücudunuzun da nefes almasına katkı sağlayacaktır. Çeşitli meditasyon çalışmalarıyla da, bölgesel olarak vücudumuzu hissetme çalışmaları yapmak ve o bölgenin nefes almasını gözlemlemek, etkili bir enerji terapisti ve sağlıklı birey olma yönünde size artı bir puan daha katacaktır.
Sonuç olarak, ister danışanımızla ister kendimizle çalışalım, bizi sarıp sarmalayan ve bizi tekâmül yolunda ileri taşırken şifalandırmamız gereken dinamikleri göz önünde tutmamızda fayda var. Mümkün olabildiğince enerji çalışmalarımızı derine iletebilmemiz, bizim de çabamıza bağlı.
Şifalanma süreci, göreceli bir süreç ve ne kadar kendimizin farkında olursak, bu sürecin nasıl işlediğini sezgisel ya da maddesel olarak algılayabilir, gözlemleyebiliriz.
Daha sonraki yazılarımda görüşmek üzere. Sevgiler.
Taner Tözün
www.evrenselenerji.net